Skip to content

Erkek egemen dil şiddeti doğuruyor

March 25, 2015

Nefret söylemi üzerine yaptığı akademik çalışmalarla tanınan Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, medyada yer alan kadın haberleri konusunda Milliyet’e değerlendirmelerde bulundu.

YASEMİN İNCEOĞLU (SİLİNMESİN)

İnceoğlu, erkek şiddetine dair haberlerde medyanın sorumlu davranması gerektiğini vurgulayarak, “Erkek egemen dil toplumun her katmanına nüfuz etmiş durumda, bu da erkek şiddetine yeşil ışık yakıyor. Erkek şiddetinin arka planında da namus yatıyor. Kadını değil, kadına şiddet uygulayan erkeği, ataerkil bakışı, toplumdaki zihniyeti sorgulayan habercilik yapılmalı” dedi. Prof. Dr. İnceoğlu’nun tespitleri şöyle;

* Türkiye medyasında erkek şiddeti haberlerinde düşülen ortak hatalar neler?
Nefret söylemleriyle şiddeti tekrar tekrar üreten, suçu/suçluya haklılaştıran, şiddeti normalleştiren ve hatta meşrulaştırmaya çalışan, kadını ve kadın cinayetlerini sansasyonel biçimde cinayetin magazin yönüne odaklanarak veren, kamu yararını gözeten türden değil, aksine kamunun merakını gıdıklayacak türden haber başlıklarına ve gereksiz ayrıntılara yer verme hatalardan bazıları. İnsan hakları odaklı habercilik yapmak gerekiyor. Belli bir bilinçlenme yaratılmaya başlandı ama hala yetersiz. Medya kadına yönelik şiddet haberlerini magazinleştirirken, suçluyu ya da suçu değil, daha çok suça maruz kalan kadını cinsiyetçi önyargılarla yargılamamalı. Kadın ya ‘kurban’ ya da ‘cani’ olarak, zina, namus, ahlak gibi konular çerçevesinde medyada yer almamalı. Medya kimi tanımlar, ölçüler, öngörüler üzerinden kadınlara karşı hoşgörüsüz ve olumsuz haber dili veya söylemi kullanmamalı. Ne yazık ki mağdurun yaşı, mesleği, medeni hali, giydiği kıyafet, suçun tekerrür ettiği saate göre medyanın haberleştirme süreci ile ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Toplumun normlarına uygun mağdur veya maktule göre haber kurgulanmakta.

* Medya mensuplarına yönelik toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimleri medya dilinin düzelmesine nasıl yardımcı olabilir?
Medya mensuplarının toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri almaları zorunlu. Sonuçta medya mensupları da toplumdaki zihniyetin bir yansıması. Egemen olan eril dilin kullanımını iyi anlayabilmek için toplumdaki güç ve otorite ilişkilerine, cinsiyete dayalı konum farkının olup olmadığına bakmamız gerekiyor. Erkek egemen dil toplumun her katmanına nüfuz etmiş durumda, bu da zaten erkek şiddetine yeşil ışık yakıyor. Erkek şiddetinin arka planında da namus yatıyor. Türkiye’de namus; kadın, kadın bedeni, cinselliği ve kadınların kontrol edilebilmesi biçiminde algılanan, büyük ölçüde de evlilik dışı cinsel ilişki, bekâret, zina veya sadakatsizlik ile ilişkilendirilen bir kavram. Kadın davranışı üzerinde erkeğin denetim kurma isteği, erkeğin kadın davranışı üzerine kurduğu kontrolü kaybetmesinden kaynaklanan utanç veya bu yöndeki algısı ile bu utancı tetikleyecek, kışkırtacak aile veya mahalle baskısı gibi etmenler bu şiddete neden olmakta. Bugün toplumdaki kadın-namus algısı ne ise medyadaki erkeklerimizin de algısı o yönde. Dolayısıyla bu algı ile “Aile meclisi kararı”, “Namusumuzu kirlettin anne”, “Yasak ilişki yaşıyordu”, “Bakire çıkmadı diye kızını kesip öldürdü” türü başlıklar atmanın sakıncası hakkında kafa yormuyorlar, son derece içselleştirdikleri ve kanıksadıkları bir dil bu.

* Kadın cinayeti haberlerinin ön plana çıkarılması, benzer vakaların artışında etken midir?
Bu haberlerin verilmesi yüzünden vakalar da artış kaydedildi demek son derece yanıltıcı olur. Ayrıca bunu doğrulayan bir bilimsel çalışma da yok. Münevver Akbulut cinayeti sonrasında bavullarda parçalara ayrılarak saklanan kadın cesetleri ortaya çıktı. Yine Özgecan’ın katlinden sonra yakarak öldürülmüş kadın cesetleri bulundu. Ama sonuçta bu cinayetler medyada yer aldığı için ‘taklit’ cinayetler oldu demek mantıklı değil. Burada en önemli sorun cinayetin tüm ayrıntıları ve tüm aşamaları ile medyada yer alması. Bu vahşeti normalleştirmekten ve ruh sağlığı bozuk ‘potansiyel suçlular’ için kılavuz oluşturmaktan başka neye hizmet ediyor ki? Kamu yararına olmadığı kesin.

* Erkek şiddetinden kaynaklanan vakalara medyanın ilgisi arttı. Haberleştirme sürecinde, bu vakalara dikkat çekmeye çalışırken, söylemde kadın düşmanlığına varan örnekler ortaya konduğunu düşünüyor musunuz?
Tabii ki düşünüyorum. Öncelikle son derece ötekileştirici, cinsiyetçi, önyargılarla dolu, hoşgörüsüz ve olumsuz bir haber dili kullanılıyor. Medyanın, anlamın toplumsal inşasında ideolojik bir işlevi olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda normalleştirme, kayıtsızlaştırma, dramatizasyon, özdeşleştirme suretiyle medya özellikle ahlak ağırlıklı kültürel kodlar ön plana çıkararak kendi gündemini yaratmakta.Diğer yandan medya da kadın katli veya namus bahanesiyle işlenen cinayetlerde devletin ideolojik aygıtı olarak bu şiddeti onaylıyor, sıradanlaştırıyor, hatta bu cinayetleri bir toplumsal olay değil de adli bir vaka olarak mor göz, kırık kaburga vs. türü fiziksel şiddeti ön plana çıkaran habercilik yapıyor. Toplumun her kesimine nüfuz eden cinsiyet kalıp yargılarının dışında kalan herkes bir tür ayrımcılığa ve dışlamaya maruz kalmakta. Kadınlar aşağılanıyor, haber bazen de “Hak etti” tarzı ‘örtük söylem’lerle kurgulanıyor. Gereksiz yere fotoğraf kullanılıyor, özellikle de kadın bedeni sergileniyor. Beden cansız bile olsa, şiddeti pornografik röntgencilik yaparak göstermekten çekinmiyorlar. Kadını değil, kadına şiddet uygulayan erkeği, ataerkil bakışı, toplumdaki zihniyeti sorgulayan habercilik yapılmalı.

* Gözlemlerinize göre, muhabir ya da editörün cinsiyeti, erkek şiddeti haberlerinde kullanılan dilde ne kadar etkili oluyor?
Aslında muhabir, editör kadın olursa haber dilinde düzelme olur demek çok da doğru olmaz. Kapitalist ideolojilerde cinsellik, şiddet, vahşet sattırıyor, tiraj ve reyting canavarına yenik düşmek yapısal bir sorundan kaynaklanmakta. Ne yazık ki kadınlar da bu sistem içerisinde barınabilme kaygısı ile buna karşı koymuyorlar, koyamıyorlar. Ama şüphesiz kadınların ara kadrolarda değil de karar verme süreçlerinde etkili olmaları var olan yapısal ve zihniyet sorununu dönüştürmede etkili olacaktır. Ancak kadınların çalıştıkları erkek egemen medyada kadın kimliklerini çıkarıp hareket ettiklerine de sıklıkla tanıklık etmekteyiz.

http://www.milliyet.com.tr/erkek-egemen-dil-siddeti-doguruyor-gundem-2033588/

No comments yet

Leave a comment