Skip to content

Metin sağdır, Metin ölmemiş

January 8, 2015

Sevgili Metin,
Aramızdan ayrılalı 19 yıl olmuş. Hayatını kaybettiğini söylemek doğru değil, öldürüldün sen. Hayatın bir cüzdan değil ki kaybedince bulunamasın. O kadar basit değil ki!

490-279


İşkence gördün sen.
O gün, tıraş olduktan sonra bir bardak çay içip evden çıkmıştın halbuki.
Fadime Ana anlatmıştı televizyon ekranında. “Nasıl biriydi Metin” diye sorup duruyorlardı. Her zamanki gibi, ne kadar insancıl olduğunu anlatıp duruyordu Fadime ana da. Seni öldürdükleri o gün evden çıkmadan tıraş olup çay içtiğini anlattığı o programda gözleri sabit, sonsuza bakar gibi, baktığı yerde seni arar gibi konuşuyordu. Sayıklar gibi anlatıyordu, konuşmanın acıya derman olmadığını herkesten iyi bilir gibi. “Ağlamıyorum, içerim sızlıyor” demişti.
Seni nefessiz bırakmalarının ardından bir fotoğrafını görmüştüm beyazlar içinde, uyur gibiydin. Ne öfkeli ne sakin, ifadesiz ama derin bir uykuda. Boyuna çizgili, siyah ve parlak ceket giyen koca adamların dedikleri gibi ne duvardan ne de sandalyeden düşmüş gibiydin. Fena halde canını yakmışlardı belli ki. Öyle ki, bayıltana kadar dövdükten sonra ağırlaşmış bedenini sürükledikleri tuvalette, lavabo tıkanmış akıttıkları kanından.
“Ölürse ölsün” demişler meğer.
“Ölürse ölsün”.
O kadar basit değil ki!
Bazıları ölünce ölmez ki.
Öldürdükleri için açtıkları çukurları yenileriyle örtmek istemişlerdi, örtülebilirmiş gibi! Bu topraklardan başka nerede hemen her cenaze töreni, bir başka cenazenin habercisidir ki?
Hangi kan bugüne dek isyanı, vicdanı ve yürekleri susturabildi?
Susturabilir mi?
O kadar basit değil!
Sen, boyuna ve inadına güzel insanların canına kıyıldığı bu ülkede ne ilktin ne de son. Senden sonra aynı senin gibi susturmaya çalıştılar meslektaşlarını, gazetecileri.
Kimini işkenceyle, kimini kurşunla, kimini dört duvar arasına tıkmakla.
Senin yokluğundan beri hem çok değişti buralar hem de hiç değişmedi.
Sen mi talihsizsin yoksa geride bıraktığın bizler mi, bu zor bir soru.
Dev bir toplu mezarlığa çevirdiler memleketi.
Ama asla kimsesiz değil!
Hele ki sen, hiçbir zaman sahipsiz değildin.
Mesleğe yeni başlayanların Metin Göktepesi, evladını ceberut devlete kurban verenlerin Metini, insanlık onurunun işkenceyi er ya da geç yeneceğine inananların Metin abisi…
En onurlu mücadelenin kara kaşlı, sıcak gülüşlü neferi.
Şimdi mezarından o uçsuz bucaksız bildiğimiz evrene kaşlarından kara bir leke uzanıyor. Kopkoyu, upuzun, yüz karası bir leke. Hiç çıkmayacak bir utanç lekesi. Biz senin için senin adına utanmayanların yerine de utanıyoruz çoğu zaman. Bazen ne desek boş geliyor, bazen her söz sende anlam buluyor. Ancak bugün bazenlerin günü değil. Bugün, yılgınlığın günü değil. Bugün, Fadime Ana’ya kulak verme günü. O bahsettiğim televizyon programında, acısına derman olmasa bile gerçekten inanarak söylediklerini, sesimizi cihana duyuruncaya dek haykırma günü:
“Metin sağdır, Metin ölmemiş”.

http://www.evrensel.net/haber/101614/metin-goktepe-katledileli-19-yil-oldu

No comments yet

Leave a comment